3 Ocak 2018 Çarşamba

Kelebek "OL"mak…



Her kelebek tutkunu, her kendine kelebeğim diyen kelebeği anlamış mıdır?
Yoksa göz alıcı, rengârenk kanatlar mı cezbetmiştir onları sadece?
Uçan bir güzellik midir kelebek onlar için yalnızca?
Oysa kelebeğin yolu, yolculuğu sadece uçmakla ilgili değil ki.
Bilmezler tırtılken nasıl süründüğünü, ne çektiğini.
Gözden kaçırmışlardır o tırtılın kelebek olmak için bir koza örüp kendi kendiyle yaptığı muhasebeyi.
Özü arayıp bulduklarında ancak kanatlanabildiklerini görememişlerdir.
Kelebek olup da o ilk kanat çırpışlarındaki o yaratılışı, o "OL"uşu, o olgunlaşmayı anlamamışlardır.
Kelebeğim demek kolay ama "OL"mak için o narin kanatlarıyla, binlerce kilometre uçabilecek inançtaki kelebek olmak o kadar da kolay değil…
Sığ bir ruhla "OL"mak pek mümkün de değil…

Kelebek, "OL"mak için bir ömrün harcanmış halidir.
Kelebek, "OL"abilmenin en güzel resmidir.
Kelebek olmak ,"OL"duranı ve "OL"uştan kastını bilmektir.
Hiçbir kitapta anlatılmayan inançtır kelebek, imandır…
Kelebek yaratanın en narin formudur anlayabilene…

Kelebek olmak sadece "OL"maktır.