Her
kelebek tutkunu, her kendine kelebeğim diyen kelebeği anlamış mıdır?
Yoksa
göz alıcı, rengârenk kanatlar mı cezbetmiştir onları sadece?
Uçan
bir güzellik midir kelebek onlar için yalnızca?
Oysa
kelebeğin yolu, yolculuğu sadece uçmakla ilgili değil ki.
Bilmezler
tırtılken nasıl süründüğünü, ne çektiğini.
Gözden
kaçırmışlardır o tırtılın kelebek olmak için bir koza örüp kendi kendiyle
yaptığı muhasebeyi.
Özü
arayıp bulduklarında ancak kanatlanabildiklerini görememişlerdir.
Kelebek
olup da o ilk kanat çırpışlarındaki o yaratılışı, o "OL"uşu, o
olgunlaşmayı anlamamışlardır.
Kelebeğim
demek kolay ama "OL"mak için o narin kanatlarıyla, binlerce kilometre
uçabilecek inançtaki kelebek olmak o kadar da kolay değil…
Sığ
bir ruhla "OL"mak pek mümkün de değil…
Kelebek,
"OL"mak için bir ömrün harcanmış halidir.
Kelebek,
"OL"abilmenin en güzel resmidir.
Kelebek
olmak ,"OL"duranı ve "OL"uştan kastını bilmektir.
Hiçbir
kitapta anlatılmayan inançtır kelebek, imandır…
Kelebek
yaratanın en narin formudur anlayabilene…
Kelebek olmak sadece "OL"maktır.