25 Aralık 2017 Pazartesi

Mükemmelliği aramadan yollarda bulmak…




"Mükemmel"; olsun istediğimiz, kendi yazdığımız, kulaktan kulağa anlattığımız bir masaldı aslında.

Mükemmel yol yoktu… Mükemmel yolcu da yoktu…

Yol sadece yoldu… "Mükemmel" ise yol kenarına dizilmiş, ışıltılı, rengarenk kalıplarıyla göz boyayan, akıl çelici sahte tabelalardan ibaretti aslında var sandığımız, sandırıldığımız… 

Yolcu sadece yolcuydu… "Mükemmel" ise yolda geçirdiği zamanına ve o yollarının çıktığı yerlere ayak basmışlığına duyduğumuz hayranlıktı. Belki o yol kenarlarından topladığı ışıltılı taşlarına kabaran iştahımızdı. Belki de yolu ve yolculuğunu anlattığı ağdalı sözleriydi kandığımız, kandırıldığımız.
Oysa yolculuğumuzda, o  yolda karşımıza çıkanlarda sadece yolcuydu biz gibi, siz gibi… Bazıları peri, bazıları cadıydı belki ama hepsi yolcuydu.

Bir sanrıydı o "bildiğimiz", "dayattığımız", "dayatıldığımız" mükemmel.

Halbuki mükemmeli oynamaktan sıyrılırsak, mükemmeli aramayı bırakırsak, mükemmel kılmaya çalışmaktan vazgeçersek, her şeyimizle kendimiz olmaya ve her şeyiyle kendisi olmasına izin verirsek birlikte mutlu olabileceğiz. Sadece bir yolda, sadece bir yolcu olduğumuzu anlayabilirsek gerçek mükemmele yaklaşabileceğiz. Çünkü o "mükemmel" parçası olan her bir yolcu ile o yolun sonunda buluştuğunda var olacak…
Mükemmel için yolda "OL"un, yolcu "OL"un…